Yükleniyor...

a)Tümen Kuzucuk

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, develer tellal iken pireler berber iken, köyün birisinde küçük bir kulübede bir koyun ile bir kuzusu yaşarmış. Kuzunun adı tümen kuzu imiş, anası her gün dağlara, ovalara otlamaya gider, tümen kuzusu evde kalırmış.

Annesi her sabah dağlara ovalara giderken,

  • Bak tümen kuzucuğum, kulübeye gir, kapıyı kilitle ve benden başkasına sakın kapıyı açma dermiş. Tümen kuzucuk da,
  • Pekiyi anneciğim, senden başkasına kapıyı açmam deyip içeri girer ve kapıyı kilitlermiş. Akşam olup da annesi geldiğinde,
  • Ot yedim beslendim, su içtim sütlendim, aç tümen kuzucuğum kapıyı ben geldim dedikten sonra tümen kuzucuk kapıyı açar, annesi içeri girer, annesini emip karnını doyururmuş.

Bu böyle devam ederken, tümen kuzucuğu bir topal kurt yemeye niyetlenmiş ve izlemeye başlamış. Günlerden bir gün tümen kuzunun annesi sabah dağlara, ovalara gitmek için evden ayrıldığında, öğlene doğru topal kurt tümen kuzunun kaldığı kulübenin kapısına gelmiş ve,

  • Ot yedim beslendim, su içtim sütlendim, aç tümen kuzucuğum kapıyı ben geldim demiş. Tümen kuzucuk çok korkmuş ve,
  • Sen benim annem değilsin, benim annemin elleri ve ayakları kınalı, sesi de ince, senin ellerin ve ayakların kınalı değil sesin de ince değil, sen benim annem değilsin, sana kapıyı açmam demiş.

Akşam olmuş tümen kuzunun annesi gelmiş ve,

  • Ot yedim beslendim, su içtim sütlendim, aç tümen kuzucuğum kapıyı ben geldim dedikten sonra, annesini tanıyan tümen kuzucuk kapıyı açmış, annesini emmiş ve gündüz olanları anlatmış. Annesi endişelenmiş ve tekrar sıkı sıkı tembih etmiş,
  • Benden başkasına sakın kapıyı açma tümen kuzucuğum demiş. Ertesi gün tümen kuzucuğun annesi gene dağlara ovalara gitmek için evden ayrılmış. Bunu takip eden topal kurt, ayaklarını hayvan pisliğine sürmüş kınalı gibi gözüksün diye, yumurta yemiş sesi ince çıksın diye. Gelmiş tümen kuzucuğun kapısına,
  • Ot yedim beslendim, su içtim sütlendim, aç tümen kuzucuğum kapıyı ben geldim demiş.

Tümen kuzucuk da kapı aralığından bakmış kınalı ayaklar, ince sesi de duyunca, annesi diye kapıyı açmış. Bir bakmış ki karşısında annesi değil, topal kurt. Topal kurt tümen kuzucuğun üstüne atıldığı gibi başlamış onu yemeye. Tümen kuzucuk ne kadar yalvardıysa nafile, topal kurt oralı bile olmadan, gözünü kırpmadan tümen kuzucuğu yemiş. Kemiklerini rafta bulunan kaşıklığa ve dolaba saklamış, oradan ayrılarak kendi evine gitmiş. Akşam olup da eve gelen tümen kuzucuğun annesi,

  • Ot yedim beslendim, su içtim sütlendim, aç tümen kuzucuğum kapıyı ben geldim demiş. Ama içerden ne bir kıpırtı ne de bir ses var. Birkaç kere kuzusuna seslenmiş ama, kuzusu kapıyı açmamış. Kapıyı kırmaya karar vererek kapıyı kırmış. O ne! İçerde kuzusu yok. Orayı ara burayı ara kuzusu yok. Bir de baksın kaşıklığa ve dolaba, kuzusunun kemikleri saklanmış. Tümen kuzucuğun annesi çok üzülmüş, günlerce ağlamış, gözlerinden yaş eksik olmamış.

Günler sonra kendine geldiğinde yavrusunu yiyeni bulmaya karar vermiş. Çeşit çeşit yemeklerle bir şölen yapmaya ve bu şölene o civarda bulunan tüm hayvanları davet etmeye karar vermiş. Büyük bir kuyu açmış, kuyu içinde ateş yakmış, başlamış börekler, çörekler, yemekler, tatlılar yapmaya. Şölene önce bölgedeki bütün ayılar gelmiş, her ayının ağzına ve dişlerine bakmış, kuzusunun eti var mı? diye. Ayılarda yokmuş. Tilkiler gelmiş, onlara da bakmış, onlarda da kuzusunun eti yokmuş. Şölene gelen bütün hayvanların ağzına ve dişlerine bakmış, kuzusunun etini görememiş, onları beslemiş. En sonda bir tane topal kurt tek başına geliyormuş. Topal kurdun ağzına, dişlerine bakmış, o da ne! Kuzusunun bir parça eti topal kurdun dişlerinin arasında duruyor.

Tümen kuzucuğun annesi,

  • Gel kurt kardeş sana börek vereyim, çörek vereyim, tatlı vereyim diye içinde ateşin yandığı kuyunun yanına getirmiş topal kurdu. Tam bu esnada topal kurdu, içinde ateş yanan kuyunun içine itmez mi? Topal kurt başlamış bağırmaya,
  • Koyun kardeş ne yaptın sen? Çıkar beni buradan yanıyorum. Tümen kuzucuğun annesi de,
  • Yaan yaann, sen benim kuzumu öldürüp yemekle beni nasıl yaktıysan sen de yaan yaann. Topal kurt başlamış,
  • Yanıyorum, ölüyorum, ooff kulaklarım, taşacıklarımm yanıyorum, yanıyoruuummm, diye diye yanmış.

Masal da burada bitmiişş.

Kaynak: Bu masalı, 1928 yılında Bulgaristan Burgaz İli Aydos Kazasının Karatepe Köyünde doğmuş, Çımalı Köyüne gelin gitmiş, 1951 yılında da Kırklareli İli Lüleburgaz İlçesinin Çengelli Köyüne göç gelmiş ve halen (2014 yılı) Lüleburgaz İlçe merkezinde yaşamını sürdüren Fatma Kurtulmuş anlatmıştır. Kendisi benim anam (annem) olup, masalın ses kaydı arşivimde bulunmaktadır.

b)İki Arkadaş

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde iki arkadaş varmış. Bunlardan biri akıllı biri serseri ve aptalmış. Bu iki arkadaş birlikte dünyanın ucunu aramaya niyet etmişler. Az gitmişler, uz gitmişler dere tepe düz gitmişler, bayır aşmışlar, dere geçmişler, uzaklarda bir yerlerde tepegözlere rast gelmişler ve,

  • Bizi misafir eder misiniz? Bizi tanrı misafiri kabul eder misiniz? demişler.

Tepegözler demiş ki,

  • Buyurun gelin, bu gece bizim misafirimiz olun.

Onlar gene (Tepegözler) insan yermişler. Gece olunca iki arkadaştan biri bir odaya, diğeri de başka bir odaya yatmış. Gecenin ilerleyen zamanında bu iki arkadaşa yemek getirmişler. Yemek yerken ağızlarına insan parmağı gelmiş. Akıllı olan, kimse görmeden insan parmağını yemeden sofranın bir kenarına koymuş. Yemekten sonra herkes kendi odasına uykuya çekilmiş. Serseri ve aptal olan uyumuş, akıllı olan uyumamış ve tepegözleri izlemeye başlamış. İnsan iyen tepegözler demir kızdırıp serseri ve aptal olan arkadaşını kızgın demirle yakıp ütülemişler. Ateşe atıp pişirmişler ve saklamışlar. Daha sonra akıllı olana gelmişler. Akıllı da çok akıllı ya, Tepegözün elinden kızgın demiri kaptığı gibi onu kızgın demirle yakıp ütülemiş, ateşte pişirmiş ve saklamış.

Diğer tepegözler, arkadaşlarının kızgın demirle ütülenip ateşte pişirildiğini görünce, akıllıyı aramaya başlarlar. Akıllı, oradan hızlıca kaçıp koyun ağılına gider, bir koyunu kesip koyun postunun içine gizlenir. Tepegözler akıllıyı bulamazlar. Sabah olup çoban gelince Tepegözler koyun ağılına giderler, koyunları sayarlar, koyunların tamam olduğunu görürler. Şaşkın şaşkın konuşurlar.

  • Allah Allah nereye gitti bu akıllı, neden bulamıyoruz,

Koyunlar meraya otlamaya çıktığı zaman, Akıllı üzerindeki koyun postunu atar ve oradan kaçar.

Akıllı az gider uz gider dere tepe düz gider, bayırlar aşar dereler geçer ve bir köye gelir. Köyde bir cenaze ve cenazenin yanında kavga eden insanlara rastlar. İnsanlar ölüyü beklememek için kavga ederleşmiş. Bu kez bizim Akıllı,

  • Siz kavga etmeyin, ben bu ölüyü camide bu gece beklerim demiş. İnsanlar,
  • Tamam, sana ne lazım, sen bizden ne istersin demişler.
  • Bana yemek ve bir silah getirin demiş Akıllı.

İnsanlar Akıllıya yemek ve silah getirip gitmişler. Akıllı yemeğini yiyip ölünün başında beklemeye başlamış. Gece yarısı ölü tabutu oynatmaya başlamış mı?. Akıllı silahını çekmiş, silah patlamıyor. Ölü de kefenli olarak tabutun içinden çıkmış mı?, Akıllı başlamış koşmaya. Akıllı önden, tabuttan çıkan kefenli ölü Akıllının peşinden kovalamış da kovalamış. Az gitmişler uz gitmişler dere tepe düz gitmişler, pek çok bayır aşmışlar dereler geçmişler. Akıllı bir yer bulup saklanmış, kefenli ölü onu bir daha bulamamış. Masal da burada bitmiiiş.

Kaynak Kişinin;

Adı-Soyadı ; Mukaddes Yaman

Doğum Yeri ; Kırklareli İli, İnece Kasabası

Doğum tarihi ; 1936

Masalı Kimden Duyduğu; Babasından öğrenmiş

Masalın Derleme Tarihi; 03 Haziran 2002

Masal tarafımdan (Zekeriya Kurtulmuş) derlenmiş olup, masalın ses kaydı arşivimde bulunmaktadır.

Bu web sitesi Trakya Kalkınma Ajansının TR/21/13/SOS/O008 no'lu proje desteğiyle hazırlanmıştır.